Hogwarts Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Larsson, L.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Luciana Larsson
Şifacı
Şifacı



Mesaj Sayısı : 3
Gerçek İsim : Berşan.
Lakap : Lucy.

Larsson, L. Empty
MesajKonu: Larsson, L.   Larsson, L. Icon_minitimeSalı Ağus. 16, 2011 11:38 pm

    Karanlık Lord yürüyerek Luciana ve sevgilisi Thomas’a yaklaştı. Aslında pek yürüdüğü söylenemezdi, peleriniyle sanki zeminde kayıyormuş gibiydi. Onun bu zarafetine hayran olmamak elde değildi. Ama bunu düşünecek durumda değillerdi. Luciana, Thomas’ın elini tuttu. Lord, Thomas’ın ihanetini mutlaka biliyordu. Ondan kimse bir şey saklayamazdı. Luciana başta Thomas’ın bu ihanetine çok kızmıştı ama yaptıkları bu kötülüklerin yanlış olduğunu o da anladı. Thomas sayesinde yıllarını boş işler için harcadığını anlayabiliyordu şimdi. Keşke en başa dönebilseydi ama bu imkansızdı. Kendi hayatını kendi mahvetmişti ve şimdi karanlık tarafta yer almanın cezasını çekiyordu. Pişmanlıkla dolu olan düşüncelerinden sıyrılıp elini tuttuğu Thomas’a baktı. Onun yanında olduğunu bilmek istiyordu. Sevgilisi dimdik bir şekilde yüzünde hiçbir ifade olmadan duruyordu, Luciana ise Lord’un karşısında iki büklüm olmuştu. İçinden sürekli ‘Lütfen onu öldürmesin, lütfen, lütfen…’ deyip duruyordu. Lord belki Thomas’ı affedebilirdi çünkü Thomas karanlık taraf için uzun süredir çalışıyordu ve her zaman işlerini eksiksiz yapmıştı. Lord asasını Thomas’a doğrulttu. Yüzünde çok tuhaf bir gülümseme vardı. Nasıl birini öldürürken gülümseyen bir adama hizmet ettiğini anlayamıyordu cadı. “Karanlık Lord’a ihanet ettin Thomas Dawson.” diye tısladı Karanlık Lord. Sesi cadıya işkence gibi geliyordu. Luciana bir şeyler demeye çalıştı, Thomas’ın suçsuz olduğunu söylemeye çalıştı ama konuşamıyordu, dili tutulmuştu. Sadece boğuk bir ses çıkarabildi. Konuşsa bile bir faydası olmayacaktı, Thomas’ın sonu her türlü ölümdü çünkü Lord kafasına koyduğu şeyden vazgeçen bir büyücü değildi. O anda cadı kendini hiç bu kadar umutsuz hissetmemişti. Lord’a karşı koyamazdı, kimse karşı koyamazdı o çok güçlü bir büyücüydü. Hayatındaki en değerli insan ölüyordu ve o sadece izlemekle yetinecekti. İki sevgili son kez birbirlerine bakmakla yetindi. Başka ne yapılabilirdi böyle bir durumda?


    Önce yeşil bir ışık çaktı. Işık çok güçlü olduğundan dolayı gözlerini açamıyordu cadı. Sonra Thomas’ın çığlığını duydu. Luciana olanları anlayamıyordu. Hayır, anlamak istemiyordu. İçinde Lord’un Thomas’ı bağışlayacağına dair bir his vardı. Ama hisleri yanılmıştı. Gözlerinin hala kapalı olduğunu fark ederek gözlerini açtı. Ne çığlık atabildi, ne ağlayabildi. Sanki yüreğine kocaman bir kaya oturmuş ve onun bir şeyler yapmasını engelliyordu. Sevgilisinin bedeni yere serilmişti, kumral saçları birbirine karışmıştı ve gözleri açıktı. Luciana sevgilisinin mavi gözlerine baktı. Eliyle onları kapadı ve Thomas’ın alnına bir öpücük kondurdu. Ne yapacağını bilmiyordu. Hiçbir şey olmamış gibi evine mi gidecekti? Ayağa kalktı ve çevresine bakındı. Lord gitmişti. Genç cadı kararını verdi. Karanlık Lord’dan intikamını alacaktı. Şimdi evine gitmeliydi, Lord ona bir görev verdiğinde Thomas’ın yaptığını yapacaktı. Bu ölüme koşarak gitmekten farksızdı.

    Evine cisimlendiğinde yeniden içine bir hüzün çöktü. Thomas ile beraber yaşadığı ev şimdi çok sessizdi ama her yerde onun varlığını hissedebiliyordu. Masanın üstünde İtalya’da çekindikleri fotoğrafı görünce ağlamaya başladı. Fotoğrafı eline aldı ve pencerenin yanına gitti. Gökyüzünde ne yıldız ne de ay görebiliyordu. Sadece karanlık vardı. Belki de yıldızları, ayı görmek istemediğinden kaynaklanıyordu. Thomas’ın yokluğunda her şey anlamsızdı sanki. Sabaha kadar ağladı. Ağlamak onu rahatlatmıyordu ama elinde değildi ağlamamak. Sabah olunca istemeyerek üstünü değişti. Yüzünü yıkamak için banyoya gittiğinde aynadaki aksine baktı. Gözleri ağlamaktan şişmiş, saçları ise darmadağın olmuştu. Tek kelimeyle perişan haldeydi. Kendine çeki düzen verdi. İşe gitmek istemiyordu ama oyalanmak için bir şeylere ihtiyaç duyuyordu. Kapıdan çıktığında karşısında bir Ölüm Yiyen’i görünce ağzı açık kaldı. Üstelik gelen Ölüm Yiyen, Lord’un en sadık adamı David Francis’di.

    Lucy fısıltıyla “Hey, burada ne arıyorsun?” dedi. Francis bıkkınlıkla baktı Luciana’ya. Aslında cevabı biliyordu. Ne zaman Francis gelse Lord mutlaka bir görev verirdi. Derin bir nefes alarak “Görev ne?” dedi. Francis’in yüzünde hevesli bir gülümseme belirdi. “Bakanlık’ı ele geçireceksin Larsson.” dedi. Luciana bu teklife şaşırdı çünkü daha basit bir şeyler bekliyordu. Aslında görev için onun seçilmesi normaldi çünkü Sihir Bakanı’nın başyardımcısıydı. Yine de Bakanlık’ın ele geçirmenin henüz erken olduğunu düşünüyordu. Ama bu onun için bulunmaz bir fırsattı. Gülümseyerek “Görevi büyük bir zevkle yerine getireceğim.” dedi ve Bakanlık’a cisimlendi.

    Bakanlık’taki odasına geldiğinde ne yapacağını düşünmeye başladı. Bakanlık’ı ele geçirmek için Bay Clark’ı öldürmeliydi ama o tabii ki bunu yapmayacaktı. Görevde başarısız olduğunu Lord’a söylerse mutlaka diğer Ölüm Yiyenler’i yanına alıp Bakanlık’ı en savunmasız anında ele geçirmeye gelirdi, Luciana ise tek bir hareketiyle işi halledebilirdi. Hemen Bay Clark’ın odasına koştu. Saçları kırlaşmaya yüz tutmuş bakan elinde kahveyle gazete okuyordu. Luciana kapıyı çalmadan odaya girdiği için hiçbir şey demedi. Aslında onu fark etmiş gibi de görünmüyordu. Yaşlılıktan olsa gerek diye düşündü cadı ve “Efendim, size bir şey anlatmalıyım.” dedi. Bay Clark sonunda başını kaldırarak Luciana’ya anlatmasını söyledi. Luciana söze nasıl başlayacağını bilemiyordu. Ben bir Ölüm Yiyen’im diye konuya giremezdi. Bunu en son söylemeliydi. Karanlık Lord’un sadece Bakanlık’ı ele geçirme planlarından değil diğer planlarından da bahsetti. Bay Clark Luciana’yı hiç konuşmadan dinledi ancak sonra “Sen bunları nereden biliyorsun?” dedi. Luciana ona Ölüm Yiyen olduğunu, Thomas’ın ölümünü ve diğer her şeyi anlattı. En sonunda da Ölüm Yiyenler’in karargahının yerini söyleyerek oraya bir baskın yapılmasını istedi. Konuşmasını bitirdiğinde Clark ona gülümseyerek iyi bir kız olduğunu söyledi. Aslında yanılıyordu çünkü hayatının yarısını kötü şeyler yaparak geçirmişti. Luciana bütün bunları anlatınca çok rahatlamıştı. Hem masum insanların hayatını kurtarmıştı, hem de Thomas’ın intikamını almıştı. Ayrıca yanında çalıştı o yaşlı adama borcunu ödediğini hissediyordu. Luciana çok mutluydu ve şimdi ölebilirdi.

    Evine geldiğinde mutluluğu hala geçmemişti. Lord’un onu yarın yanına çağırıp onu öldüreceğini biliyordu ama yaptıklarıyla çok gururlanıyordu. Thomas’la beraber olduğu fotoğrafı eline aldı ve gülümsedi. O sırada evinin kapısı açıldı. Lord kayarcasına içeri girdi ve asasını Luciana’ya doğrulttu. “Senden hiç beklemezdim.” diyordu ama aynı zamanda gülümsüyordu. Aynı Thomas'ın öldüğü gece gibi. Cadı bu lafa alaycı bir tavırla dudaklarını bükerek karşılık verdi. Luciana şimdi ölmeye hazırdı. Birden Thomas gibi kendisi de dimdik durduğunu fark etti. Onu şimdi çok iyi anlıyordu, yaptıklarından pişman değildi ve gururlu bir şekilde ölmüştü. Thomas ile olan fotoğrafına baktı. Sonra yeşil bir ışık odayı aydınlattı. Luciana hiçbir şey hissetmiyordu. Tek görebildiği sonsuzluktu…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Bernadette Prochäzkä
Yönetici | Cadı | Hogwarts Müdüresi | Karanlık Lady
Yönetici | Cadı | Hogwarts Müdüresi | Karanlık Lady
Bernadette Prochäzkä


Mesaj Sayısı : 94
Gerçek İsim : Hümeyra.
Lakap : Ette.
Meslek : Lady.

Larsson, L. Empty
MesajKonu: Geri: Larsson, L.   Larsson, L. Icon_minitimeÇarş. Ağus. 17, 2011 7:14 am

Anlatım: 25
Kurgu: 25
Akıcılık: 7
Uzunluk: 5
İmla: 4
Görünüm/Renklendirme: 5
Paragraf Düzeni: 5

Puanınız 76. İyi Rol Oyunları!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hogwartsrpg.yetkin-forum.com
 
Larsson, L.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Hogwarts Rpg :: Karakter İşlemleri :: RolePlay Salonu-
Buraya geçin: