Evet bu gün o gündü, kendimi oldukça güçsüz hissediyordum, oldukça bitkin. Yatağımdan kalktım ve doğruca onun odasına gittim. O artık hayatta yoktu ve bu gün öleli tam bir yıl oluyordu. Yatağına oturdum ağzımdan birkaç kelime döküldü. “Keşke bizi bırakmasaydın Katy.”
Tekrar odama yöneldim, diğer ev arkadaşımla mezarlığa gidecektik. Aşağıdan bağırma seslerini duyuyordum. “Hala hazırlanamadın mı Rachel ?” Aslında hiç gücüm yoktu ama bu kadar güçsüz görünmek istemiyordum, zar zor bağırdım. “Geliyorum Ginny !”
Dolabı açtım, elime ne gelirse giyecektim ama gözüme Katy’nin aldığı pembe çiçekli elbise çarptı. Hemen onu giydim, saçlarımı topladım. Son kez aynada kendime baktım, sanki arkada bir yansıma vardı.. Katy’ye oldukça benzer birinin yansıması. Derin bir nefes aldım ve arkama döndüm. Karşımda silik bir yansıma vardı. Katy’ydi bu emindim. Gülümsüyor ve bana elini uzatıyordu. Gerçek olabilir miydi ? Saçmalama Rachel dedim kendi kendime ve gözlerimi kapattım. Açtığımda gitmiş olacaktı, en azından ben öyle umuyordum. Üç’e kadar saydım ve gözlerimi açtım ama gitmemişti. Karşımda duruyor ve bana gülümsüyordu. Birden konuşmaya başladı. “Beni gördüğüne sevinmedin mi Rachel ?” Nasıl oluyor da benimle konuşuyordu ? O ölmüştü.. Ona cevap vermeye karar vermiştim. “Sen,sen gerçek-“ sözümü keserek konuşmaya başladı. “Gerçek olamam değil mi ? Beni özlemedin mi ?” Nutkum tutulmuş gibiydi. İki kelime konuşamıyordum. Gözlerimden yaşlar boşalıyordu.
“Bu kadar üzülme Rachel ! Sen güçlü bir kızsın !” Elini tekrar bana uzattı. “Elimi tut..” Kafamı salladım. Göz yaşlarımı sildim ve elini tuttum. Tuttuğum anda hızlıca dönmeye başlamıştım. “Ne oluyor neden dönüyoruz ?”
Sorularıma cevap alamıyordum çünkü cevap verecek kimse yoktu. Katy yoktu. Sanki hortum çıkmış ve ben içine düşmüşüm gibiydi. Boyna dönüyordum. Sonunda yere düştüm. Hiç görmediğim bir yerdi burası orman gibiydi. Her tarafta ağaçlar vardı. Yerden doğruldum üstümü silkeledim. “Kimse yok mu ?” diye bağırdım. Kimseden ses gelmiyordu. Ben burada ne yapacaktım nasıl çıkacaktım ? Tam o sırada etraftan sesler duyulmaya başladı. “Bana yardım etmelisin Rachel !” Hala Katy’nin sesine çok benziyordu duyduğum ses. “Yeter artık kimsin sen ! Benden ne istiyorsun !” diye bağırdım. Artık korkmaya başlamıştım. Birden üstümde mavi bir şey dönmeye başladı. Bir yandan konuşuyordu. “Kim olduğumu bilmiyorsun sanki, bu kadar çabuk mu unutuldum ?”
Gerçekten Katy olamazdı ya ? Koşmaya başladım. Sadece koşuyordum, o an aklıma hiçbir şey gelmemişti. Yol çok bozuktu. Girinti çıkıntı çoktu. Ondan koşmak biraz zor olsa da o an yapabileceğim başka bir şey yoktu. Kurtulmaya çalışıyordum. Bir süre koştum, artık başımın üstündeki mavi şey yoktu. Ne olduğunu da anlamamıştım ya ! Beş dakika sonra o mavi şey tekrar geldi. “Benden kaçamazsın !”
“Ne olur bırak artık beni ! Neden peşimdesin ? Neden buraya geldik ? Kimsin ? Nesin ?” ağzımdan sözcükler haykırma tonunda çıkıyordu olanların hiçbir açıklaması yoktu, olamazdı. “Hah ! Dur bakalım orada, bu kadar çok soruya alışık değilim ! Kim olduğum açık, beni unutmadın ya !” Karşımda duran kesinlikle Katy’ydi. Başka birine benzemiyordu.. Kafamı arkama döndürdüm, uzakta bir ev vardı. Bundan kurtulmanın tek yolu o eve girmek diye düşündüm. Eve doğru koşmaya başladım. Koştum,koştum sonunda evin önüne geldim. Ahşaptan yapılmış oldukça açık renkte tek katlı bir evdi. Arkama baştım, Katy artık yoktu. Sanırım ondan kurtulmuştum yada öyle sanıyordum. Evin kapısını çalmak için elimi kaldırdım. Kapıya tıklattım. İçeriden ses gelmiyordu. Tekrar tıklattım, gene ses yoktu. Birden arkamdan bir ses duydum. “O eve girincede benden kurtulamayacaksın Rachel !” Korkuyla daha hızlı tıklatmaya başladım en sonunda kapıyı zorladım. Kilitli değildi, kapı açıldı içeri girip kapıyı kapatmak istedim ama adımımı attığım anda oranın boşluk olduğunu fark ettim ve düşmeye başladım. “İyi şanslar Rachel !” dedi Katy. Bense ölümüne düşüyordum. Yere çakılacaktım ve buradan kurtulmam imkansızdı. “Aaaaaaaaaaaa !” diye bağırmaya başladım. Çok güçlü bağırıyordum ama sesimi duyan yoktu. Simsiyah bir yerden düşüyordum. Saçlarım havada uçuşuyordu. Kollarım bacaklarım bir taraftaydı.
Yere çakılacakken uyandım. Her tarafım ter içindeydi. Etrafıma bakındım, yatağımdaydım. “Hepsi bir rüya olamaz !” diye mırıldandım. O sırada kapı açıldı. Ginny gelmişti. “Hadi hala hazırlanmamışsın ! Yoksa unuttun mu ? Bu gün Katy’nin ölümünün 1.yılı ! Mezarlığa gidiceğiz.” Tamam anlamında kafamı salladım. “Ne oldu sana böyle ? Kan ter içinde kalmışsın !”“Önemli bir şey değil, hadi çıkta giyineyim.” Ginny odadan çıktı. Çıkmasıyla aynanın önüne geçtim, Katy gülümsemiş bana elini uzatıyordu.